Yaşanmış ve devam eden gerçek bir hikayenin küçük öyküsü…
6 Şubat 2023’te yaşanan büyük deprem felaketinin ardından ortaya çıkan tablonun ağırlığından kaynaklı bütün STK’lar kendi çalışma alanlarına göre alelacele işe koyuldular.
İlk aşamada deprem dayanışmasının acil ihtiyaçları için sahada hemen yerini alan STK’lar sonraki dönemde hayata geçirdikleri projelerle daha düzenli çalışmalar yapmaya çalıştılar. Önce Çocuklar Derneği olarak biz de bu süreçlerde elimizden geldiğince yer almaya çalıştık. Depremden sonraki ilk günlerde Hatay, Malatya, Adıyaman ve K.maraş’a gönderilmek üzere bebek maması, bez, süt gibi çocuklar ve kadınlar için temel ihtiyaç malzemelerinin yardımlarını organize ettik ve aynı zamanda bölgede acil ihtiyacı olan kadınlara nakdî destekte bulunduk.
İlk aşamadaki bu çalışmaları Sivil Toplum İçin Destek Vakfı ve Ciemen Vakfı’nın destekleriyle gerçekleştirdik. Deprem bölgesinde çalışmalarımızı sürdürürken bir yandan da asıl çalışma alanımız olan çocuklar ve kültür sanat alanlarına dair daha iyi organize edilmiş, orta vadeli çalışmalar için projeler üretmeye başladık. Bu projeleri üretirken elbette diğer STK’ların yaptığı çalışmaları da gözlemledik.
Deprem bölgesinde yaptığımız gözlemler üzerine tartışmalar yürüttük.
Daha sürdürülebilir projeler
Deprem bölgesinde yapılan çalışmalarda iki unsur dikkatimizi çekti. Bunlardan ilki, deprem bölgesine dönük çalışmaların genellikle belli kentlerde ve bu kentlerin de merkezlerinde yoğunlaşmasıydı. Elbette çalışmaların felaketin etkilerini daha ağır yaşayan yerlerde yoğunlaşması beklenebilir bir durumdu ancak özellikle şehir merkezlerinin dışında kalan belde ve köylerdeki “yalnızlık” için de bir şeyler yapılması gerekiyordu. Gözlemlediğimiz ikinci unsur ise deprem bölgesinde hayata geçirilen özellikle kültür sanat projelerinin sürdürülebilirlik açısından yeterince verimli olmadığıydı. Bu çalışmalar genellikle kısıtlı bir süreyi kapsayan aktiviteler şeklinde ilerliyordu. Yapılan bu çalışmaların her biri kendi içinde çok değerli olmakla birlikte, çalışma yürütülen alandaki çocukları sürekli bir öğrenme ve en önemlisi üretme sürecine dahil edemiyordu.
Bu gözlem ve tecrübelerin ardından yürüttüğümüz tartışma süreçlerinden, daha mikro bir alanda daha kalıcı ve sürdürülebilir ve aynı zamanda çocukları bütün hayatları boyunca üretim süreçlerine katacak bir projenin elzem olduğu sonucu çıktı. Bu sonuç ışığında alan taramalarına ve ön araştırmalara başladık. Bu süreçlerle birlikte artık hedefimiz de netleşmişti: Uygulandığı bölgede oranın dinamikleri ve kaynaklarıyla uzun bir ömrü olan, çocukları öğrenmenin ve üretimin merkezine yerleştirecek, bu yönüyle küçük bir alanı kapsasa bile sonuçlarıyla çevresini de etkileyebilecek bir mekan kurmalıydık. Bu hedefle birlikte artık projemizin ilk tohumlarını atmaya başlamıştık bile.
“Çok uzak fazla yakın” ve İlk tohumlar
Kömür beldesi bağlı olduğu Adıyaman’ın merkezine çok yakın olmasına rağmen uzak bir dağ köyüne benzer bir yalnızlık yaşayan, deprem süreci boyunca dayanışmadan nasibini hak ettiği kadar alamayan küçük bir yer. Depremin ilk gününde, burada yürüttüğümüz gönüllü çalışmalarda Kömür halkıyla ve yerel yönetimi ile iyi bir ilişki yakaladığımızı fark ettik. Burada yürüttüğümüz bütün kültürel çalışmalarda da çocuklarla yakaladığımız frekans hem bizde unutulmaz etkiler bıraktı hem de üretimlerin zenginliği bizi şaşırttı. Artık kendi açımızdan ikna olmuştuk: Bürokratik süreçleri halledebilirsek Kömür’de güzel şeyler yapabilirdik.
Dayanışma genişliyor ve tohum filizleniyor
Tabii ki ilk iş olarak Kömür Belediyesi’yle görüştük ve onlara hayallerimizden bahsettik. Yerel yönetimle yaptığımız ilk görüşmeler heyecanımızı daha da arttırdı çünkü motivasyon olarak aynı yerde duruyorduk. Ama elbette bu, tek başımıza üstesinden gelebileceğimiz bir proje değildi. Hem zaten dayanışma ne kadar çoğaltılırsa o kadar güzel sonuçlar çıkıyordu. Kömür’de kuracağımız kültür sanat merkezi için ayakları yere basan ve hedeflerini hayallerinden uzaklaşmadan gerçekçi bir ufka yerleştiren projemizi hazırladık. İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) ile projenin daha ilk aşamasında ortaklaşmak, bizim için büyük bir şans oldu. Ortak heyecan ve motivasyonla bir yandan fiziksel mekanın kurulmasına başlarken bir yandan da dayanışmayı daha da genişletecek görüşmeler gerçekleştirdik. Bu süreçte birçok STK, kurum ve kişiyle görüştük. Sonuç olarak da Ma Music, Amed Şehir Tiyatrosu, Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası bu hayale ortak oldular. Bu ortaklıklar, teknik ve maddi bazı sorunları beraber aşmanın ötesinde ortaklıklardı. Ma Music’in projeye ortak olması demek yıllardır Diyarbakır’da çocuklarla yaptığı çalışmaların ve bu alandaki yetkinliğinin Kömür’e yansıması demekti. Daha da önemlisi Ma Music’te üretim süreçlerine çocukluklarından itibaren dahil olan gençler, bu deneyimlerini Kömür’e aktaracaklardı. Benzer süreçlerden geçen insanların birbirlerine katacakları şeylerin ne kadar verimli olabileceğini tahmin ediyorduk ancak az sonra bahsedeceğimiz 1. Kömür Gençlik ve Çocuk Festivali’nde ortaya çıkan tabloyu görünce biz bile şaşırdık. Benzer bir yaratıcı dayanışma süreci Amed Şehir Tiyatrosu’yla yaşandı. Kömür’deki çocuklarla beraber tiyatronun ufukları genişleten hayal dünyasına dalmak hem Diyarbakır’dan giden kolaylaştırıcı ekip için hem de Kömür’deki çocuklar için benzersiz deneyimler oluşturdu.
Bütün bu karşılıklı dayanışma örüntüleriyle Kömür Kültür Merkezi’nin bir yandan fiziki mekanı kurulurken bir yandan da karşılıklı etkileşim ve üretime dayanan atölyelerin ilk tanışma toplantıları da başlamıştı. Özellikle Kömür Kültür Sanat Merkezi’nin binası yapılırken birçok olumsuzluk, zorluk ve engellekarşılaştık. Bazen karşımıza o kadar büyük zorluklar çıktı ki neredeyse ektiğimiz tohum filizlenmeden üzerinin tekrar betonla kaplanacağını düşünecek kadar umutsuzluğa kapıldık. Ancak burada bu zorluklara değinmeye hiç gerek yok çünkü bu, hedefi büyük olan her çalışmada görülebilecek ama eğer hedefe gerçekten inanılmışsa bir şekilde aşılacak ve hedefe ulaştıktan sonra da “tatlı” birer anı olarak hatırlanacak zorluklardı. Ama burada şuna mutlaka değinmek gerekir ki tüm bu zorluklar Kömür halkı ve az önce adını andığımız kurumların inancı ve inadıyla aşıldı.
Şimdilerde “tatlı” birer anı olarak hatırladığımız tüm bu zorlu süreçlerin sonunda artık tohum filizlenmişti. Mayıs ayının 25’inde Kömür Kültür Sanat Merkezi’nin açılışı gerçekleştirildi. Ancak başka bir yerde kurdele kesilip basit bir bina açılışı şeklinde yürüyecek süreç, Kömür’de mayıs ayına yakışır bir şenliğe dönüştü. Projenin bütün ortakları, dayanışmanın bütün aktörleri ve en önemlisi Kömürlü çocuklar oradaydı. Şenlik havasında gerçekleşen açılışta yapılan konuşmaların tek bir ortak noktası vardı: Bu filiz daha da büyümeli!
İlk çalışmalar ilk heyecanlar
Açılıştaki coşku ve şenlik havası bir rehavete dönüşmedi aksine çalışmalar daha sistemli hale gelerek devam etti. Çünkü önümüze kısa vadeli bir hedef koymuştuk; Adıyaman Kömür 1. Çocuk ve Gençlik Festivali’ni gerçekleştirecektik. Yani her anına tanık olduğumuz filizi sulayıp büyütmekti artık hayalimiz. Özellikle Ma Music, Amed Şehir Tiyatrosu ve Zarok TV festival gününe kadar an be an üretim süreçlerini takip ettiler.
Bu festivalde en büyük amacımız bütün festival içeriğinin Kömürlü çocuklar tarafından ortaya çıkarılması ve sergilenmesiydi. Adı geçen kurumlar daha çok kolaylaştırıcılık ve rehberlik rolü üstlendiler. Bu süreçte enstrüman ve koro eğitimleri, oyunculuk ve tiyatro ile karikatür ve boyama atölyeleri, semah çalışmaları ve daha birçok kültürel çalışma hız kesmeden devam etti. Festival tarihi yaklaştıkça hem heyecanımız artıyordu hem de yapılan çalışmaların ilk meyveleri oluşmaya başlıyordu.
Bir yandan bu çalışmalar devam ederken Kömür Kültür Sanat Merkezi de birçok yerde duyulmuştu. Festivalin hazırlık sürecinde misafirlerimiz olmaya başlamıştı. Yurtiçinden ve yurtdışından birçok kurum, kişi ve sanatçı hem tanışmak hem de beraber üretmek için Kömür’e gelmeye başlamıştı. Kömürlü çocuklar kendi ürünlerini hazırlarken bu ziyaretler de onların heyecanına heyecan katmıştı. Festival gününe kadar dayanışma ve üretimle geçen bu günlerimiz asla unutmayacağımız benzersiz anılar olarak kişisel ve kurumsal tarihimize kazındı. Bu güzel anılarla büyük gün geldi çattı!
Ve ilk çiçek…
Kömür Kültür Sanat Merkezi’nin ilk göz ağrısı, tohumun toprağa bırakılışından filizlenmesine kadar her anına tanıklık ettiği ilk çiçeği yani “Adıyaman Kömür 1. Çocuk ve Gençlik Festivali” 2-3 Kasım 2024 tarihinde açılışından daha büyük bir çoşku ve heyecanla gerçekleşti. Festivalde Kömürlü çocuklar ‘Pîrê û Rovî’ tiyatro oyununu sergilediler, Çocuk Sesler Korosu adı altında şarkılar söyleyip enstrümanlarını çaldılar, yaptıkları resimleri sergileyip semaha durdular. Onların sahneye çıkmadan hemen önceki heyecanları ve sahnedeki performansları bu projenin en büyük başarısıydı.
İşte o anlarda projenin amacına ulaştığına daha da ikna olduk. Bu festivalin en önemli özelliği, festivalin hazırlık, üretim ve emek süreçlerinin tamamının merkezinde Kömürlü gençlerin ve çocukların olmasıydı. Bu defa Kömürlüler kültürel bir etkinliğin sadece izleyicisi değil hem üreteni hem takip edeniydi. Projenin yaptığı şey bu emeği dayanışmayla başka insanlar ve kurumlarla buluşturmasıydı.
Elbette bu festivalde de yalnız değildik. Projenin ortaklarının yanı sıra birçok kurum ve kişi hem üretimleri hem de dayanışmalarıyla festivale dahil olmuşlardı. Polen Kolektif ve Müzikist bu misafirlerden bazılarıydı.
Asıl iş şimdi başlıyor: Çiçek Bahçesi!
Küçük yerlerde yaşayanlar bilir: Buralara güzel şeyler gelir ve sonra gider. Çünkü ‘dışarı’dan gelen yine ‘dışarı’ya gidecektir. Kömür Kültür Sanat merkezi bu makus döngüyü kırmayı kendine hedef edindi. Düzenlediğimiz festival bize bir çiçek yetiştirebileceğimizi gösterdi, şimdi de Kömür Kültür Sanat Merkezi’nin kendi üretim dinamikleriyle devamlılığını sağlayarak bunun bir çiçek bahçesine dönüşme- sini hedefliyoruz. Bu hedef yine dayanışmayla ve farklı güçleri/birliktelikleri bu hayale dahil ederek gerçekleştirilebilir.
İşin bundan sonraki kısmının şimdiye kadar yaptıklarımızdan daha zor olduğunun farkındayız. Ancak dayanışmanın daha önce olduğu gibi zorlukları yine aşacağına da inanıyoruz.
Kömür Kültür Sanat Merkezi’nin sürekli öğretim merkezi haline gelerek üretimlerine devam etmesi Kömür ve Adıyaman için çok önemli. Festivale hazırlandığımız kısa süreçte bir tiyatro oyunu, bir konser, bir sergi üreten heyecan bundan sonra yürütülecek daha sistemli süreçlerle bunlardan çok daha ötesini de üretecektir.
Burada hayatına dokunulan her çocuk bundan çok uzun yıllar sonra bile bu etkiyi hatırlayacaktır ve bu etki mutlaka onun hayatına yön verecektir. Ama tüm bunların dışında böyle bir girişimin devamlılığının ve üretkenliğinin sağlanmasının asıl büyük etkisi, çevresine ve buna benzer hedefleri olan projelere olacaktır. Mikro bir örnek olarak Kömür Kültür Sanat Merkezi’nden çıkacak her ürün ve her sonuç periferide kalan her yer için örnek olacaktır.
Bizler daha ilk günden bu hayale inandık. Kömür’de bu projenin ilk gününden bugüne kadar oluşan dönüşüm gözlerimizin önünde gerçekleşti. Bu dönüşümün ve üretkenliğin sürekliliği için bu hayale inanacak herkesi beraber çalışmaya davet ediyoruz, bir tek tohumun çiçek bahçesine dönüşmesini sağlamak için!
Festivalimizden kareler:
Festivalimizden videolar: